Dinde Aşırıya Gitmek
- Ramazan Karadaş
- 14 Nis 2015
- 2 dakikada okunur

Sahabeden üç kişi Resûl-i Ekrem (s.a.s)’in eşlerine gelerek onun ibadet hayatı hakkında sorular sordular. Peygamber Efendimizin ibadet hayatı kendilerine anlatılınca, içlerinden biri, “Bundan böyle geceleri daima namaz kılacağım.” dedi. Diğeri, her daim oruç tutacağını, üçüncüsü de hiç evlenmeyeceğini söyledi. Onlar böyle konuşurken Rahmet Elçisi (s.a.s) geldi ve şöyle diyerek aşırılıktan kaçınmaları hususunda onları uyardı: “Allah’a yemin ederim ki, ben aranızda Allah’tan en çok korkan ve O’na en bağlı olanım. Bazen nafile oruç tutarım bazen tutmam. Hem namazımı kılar hem uykumu uyurum; hem de evlenirim. Her kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir.”
Rabbimiz dünya ve ahiret hayatıyla ilğili sonderece hassas bir denğe koymuştur. Bu dengeden ufacık bir sapma bile evrende korkunç felaketlere yol açabilmektedir. Küçük kâinat diye nitelenen insan da aynı şekilde hassas bir dengeyle yaratılmıştır. Bu dengede görülecek sapmalar, zamanla insanı aşırılıklara götürür; ruh ve beden bütünlüğünde bozulmalara yol açar. Dolayısıyla dengeli bir hayat için ruh ve beden, madde ve mâna, dünya ve âhiret birbirine feda edilemeyecek öneme sahiptir. müslüman için hayatın ölçüsü, her türlü aşırılıktan sakınmaktır. Ne dünya için ahiretten, ne de ahiret için dünyadan geçmektir; asıl denge, bu ikisi arasında sımsıkı bir bağ kurmaktır. Müminin ölçüsü, hayat boyu dalâletten kaçıp hidayete riayet etmektir.Allaha ve Rasülüne uymaktır. mümin olabilmenin yolu önce dengeli şahsiyet olabilmekten geçer. Lokman (a.s), oğluna “Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt!” diye öğüt verirken kişiliğin Allahın koyduğu fıtrata ve tertemiz yaratılışa uygun olması gerektiğini ifade etmiştir. Namazın belli vakitlerde farz kılınışı, günde beş vakit dilimizden dökülen “bizi doğru yola ilet” duası, Kur’an da infakta orta yolun izlenmesi öğüdü, “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma” ayet-i ile fıtratta var olan bu dengenin önemi anlatılır. Mümin, övgüsünde yergisinde, sevincinde kederinde, öfkesinde sükûnetinde ölçülü olandır ve yemesinde içmesinde, giyiminde kuşamında, kazancında tüketiminde aşırılıktan kaçınandır. Allahü teala“Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah'ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.” buyurmak suretiyle aşırılıkları yasaklar ve dinin sınırlarına riayet etmemizi emreder. Peygamberimiz (s.a.s) de, şu hadisiyle her konuda olduğu gibi ibadet hayatımızda dahî itidal sahibi olmamız gerektiğini vurgular: “Din kolaylıktır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete kalkışırsa din karşısında aciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayınız, dosdoğru yolu tutunuz ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) sevininiz.” Peygamberimiz (s.a.s):“Rabbim! Bütün işlerimdeki ölçüsüzlüğümü, cahilliğimi ve hatamı bağışla. Sen bunları benden daha iyi biliyorsun. Allah’ım! Açıktan ve gizli olarak yaptığım, yapacağım bütün günahlarımı, kusurlarımı bağışla. Sen, öne alan ve önce olansın. Sen, geriye bırakan ve sonsuz olansın. Senin her şeye gücün yeter.”





















Yorumlar