Kocanın Hanımı Üzerindeki Hakları
- Abdussamed
- 16 May 2015
- 5 dakikada okunur

Selamun Aleyküm,
Bugün sizlere kocanın hanımı üzerindeki haklarından ve dinimizin buna verdiği önemden bahsetmek istiyorum. Bunları sıralayarak inceleyeceğiz. Şöyleki:
1) Kadın, kocasını aile ve ev reisi olarak tanıması lazımdır. Zira Hakteala erkeğe şu mealdeki ayet ile bu hakkı vermiştir: "Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (Âilenin reisidir) ler."
(Nisa suresi, 34)
Bu hükmü ilahi gereğince kadın, kocasının meşru ve helâl olan emrine boyun eğmesi ve evde tek söz sahibi kocasını tanıması lazımdır. Binaenaleyh namuslu ve efendisine bağlı, güzel ahlaklı kadın kocasını reis ve amir olarak tanır, hak ve doğru olan her sözüne muhalefet etmez ve kocasının sözünü ağzında bırakmaz. Bu hal ve hareketiyle aile efradının içinde gerçek huzuru sağlayarak bütün aile bireylerinin itaat ve hürmetini sağlamış olur. Fakat bazı ahlaksız kadınlar da görüldüğü gibi kocasını saymaz ve saygı göstermezse, işte bu kadın evin ve aile efradının belası, cemiyetin zararlı bir unsuru ve insanların manevî hayatlarını yıkan veya yıkmaya sebep olan en şerli ve zararlı bir mahlukatıdır. Böyle kadınların kötülükleri pek çok şer'î hükümlerle beyan edilmiştir. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz mübarek bir sözünde şöyle buyurmuşlardır : "Benden sonra erkekler üzerine (ahlâksız) kadınlardan daha fitneci (ve bela) bir şey bırakmadım."
(Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai Ahmed Bin Hanbel)
Kocasının, günlerce, aylarca yapmış olduğu iyilik ve masrafın en ufak bir sebepten dolayı kocasına "ne yaptın, bakmıyorsun vb." sözlerle, kocasının gönlünü kıran kadınlar ahlaksız kadınlardır.
2) Kadın, kocasının cinsî arzusunu tatmin etmesi için hayız, nifas ve hastalık gibi mazeretler olmadığı takdirde, kocası döşeğine davet ettiği zaman veya cinsi münasebette bulunmak istediği zaman itaat ederek cinsî arzusunu tatmin etmesi lazımdır. Aksi takdirde kocasının haram yollara sapmasına sebep olabilir. İslam dini bu hususta o kadar hükümleri muhtevidir ki, saymakla bitmez. Ama birkaçını şöyle sayabiliriz:
Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz bir Hadis'i Şeriflerinde şöyle buyuruyor: "Adam, karısını haceti (Cinsi arzusu veya başka bir şey) için çağırdığında, karısı tandır (ve ocak) başında ise de (ekmek ve yemeğin yanma tehlikesi yoksa) hemen gelsin."
(Tirmizi, Nesai)
Bu hadisi şeriften anlaşılmıştır ki, kadın imkan dahilinde ve her halükârda kocasının sözlerine icabet etmesi lâzımdır. Diğer bir Hadis'i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur : "Kadın, kocasının döşeğinden (veya davetinden) kaçarak yatarsa, sabaha kadar melekler o kadına lânet eder."
(Buhari, Müslim)
Hatta İslâm, kadını kocasının bir ekin -tarlası olduğunu, binaenaleyh cinsi münasebette bulunmak istediğin de, ekin tarlasına - enine, uzununa, dikine, yanına ve istenildiğî şekilde ekin ekildiği gibi, erkek de karısının fercine önden, arkadan, yandan temas edebilir. Ancak Büyük abdest yaptığı makatından (dübüründen) temas etmesi haramdır. Hayız ve nifaslı olmadığı takdirde karısının tercine istediği şekilde istediği zaman temas etmesi helaldir. Kur'an'ı Kerimde bu gerçek temsîli olarak şöyle beyan edilmiştir: "Kadınlarınız sizin (evlat yetiştiren) tarlanızdır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi gelin.Kendiniz için önden (iyi ameller) gönderin (Hayırlı evlatlar) yetiştirin" (Bakara suresi, 223)
3) Kadın, kocasının izni olmadan veya rızası olmayan evlere gitmemesi lazımdır. İzin verdiği ve razı olduğu kimselerin evlerine gitmesi gerekir, Yani kocasının izni dahilinde dışarıya çıkmalı ve kocasının izin verdiği yerlere gitmelidir. Hatta kadın, annesinin ve babasının evine dahi kocasının izni ile gitmelidir. Rasûlüllah (s.a.v.), efendimiz bir Hadis'i şeriflerin de meâlen şöyle buyuruyor : "Bir kadının kocası yanında hazır iken (seferde, askerde ve emsali yerlerde olmayıp evinde iken) kocasının izni olmadıkça (nafile) oruç tutması helal olmaz ve kocasının izni olmadıkça, kocasının evine (yabancı bir) kimseyi koyması helâl olmaz."
(Buhari, Müslim)
Bu Hadis'i şerifte birinci cümlede beyan edilen hüküm gereğince kadın, kocasının izni olmadıkça oruç tutamaz, Fakat farz olan Ramazanı şerif orucunu ve kazaya kalan orucunu tutar. İzni olmasa dahi tutması lâzımdır. Zira Allah (c.c.) ile kulun emri karşılaştığı zaman Allah (c.c.)' ın emri kulun emrine takdim edilir.
4) Kadın, kocasının, evinin, çocuklarının, malının muhâfızıdır ve kocası için kendi nâmusunu koruması lâzımdır. Bu husus Kur'an'ı Kerimde şöyle bildirilmiştir: Erkekler, kadınlar üzerinde hakim dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun için iyi kadınlar, itaatkardırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri, kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün. İtaat ettikleri halde onları incitmek için bahane aramayın. Çünkü Allah, çok yüksek çok büyüktür.
Nisa 34
Bu âyeti kerime gereğince, kadın, kocasının evinin, malının ve çocuklarının bekçisidir. Aynı zamanda kocası için namusunu koruması ve aralarında geçen maceraları ve sırlarını muhafaza etmesi lazımdır. Bu haller kendisinde bulunan kadınlar güzel huylu ve Allah (c.c.) ın methine layık saliha kadınlardır. Rasûlüllâh (s.a.v.) Efendimiz bir Hadis'i Şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır : " Kadın, Kocasının evi ve çocuğu üzerinde güdücü çobandır." (Buhari, Müslim)
5) Kadın, kocasının doğru ve helal olan emrine itâat etmesi ve son derece hürmet etmesi lazımdır. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir Hadis'i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur : "Eğer ben, bir (Allah'u Teâladan başka) kimseye, diğer bir kimse için secde etmesini emretseydim; kadının kocasına secde etmesini emrederdim " (Tirmizi)
Kocasına son derece itaat edip o haliyle ölen kadının fazilet ve derecesi şu mealdeki Hadis'i Şerifle beyan edilmiştir: "Her hangi bir (Mü'min) kadın, ölür ve kocası da o kadından razı olursa, (o imanlı ve itâatkar kadın) Cennete girer."
(Tirmizi)
Kocasının gönlünü kıran ve itaat etmeyen kadın hakkında da çok Hadis'i Şerifler mevcuttur. Rasulüllah (s.a.v.) Efendimiz bir Hadis'i Şerif de mealen şöyle buyuruyor: "Dünyada bir kadın, kocasına eziyet ettiği vakit: (O Kocasının cennetteki) Hurisi, Allah (c.c.) senin belânı versin (Benim Efendime) eziyet etme, zira o (eziyet ettiğin kocan) senin yanında misafirdir. Pek yakında senden ayrılacaktır."
(Tirmizi)
Yukarıdan beri naklettiğimiz hakikatler gereğince, müslüman olan her kadın, Allah (c.c.)'a olan vazifelerini yerine getirmekle beraber, kocasına itaat etmekle mükelleftir. Kocasının meşru olan her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışması, kocasının evini beklemesi, çocuklarına bakması, yiyecek ve içeceklerini pişirmesi ve evin her türlü temizlik işlerini yapması lazımdır. Rasulullah (s.a.s.) Efendimiz bir Hadis'i Şerif de mealen şöyle buyuruyor : "Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan ayında orucunu tutar, nâmusunu (zinadan) muhafaza eder ve kocasına itaat ederse, Rabbisi (c.c.)'nin cennetine girer." (İbni Hibban, Aynul İlim, C,/,414)
Bu hadis'i Şerifin hükmünü kendisinde toplayan kadın ne mutlu, toplamayan da zavallıdır. Zira fani dünyanın zevkine dalıp hakkı unutmuştur.
Mehmed Zihni merhumun "Meşahirünnisâ" adlı eserinde zikri geçen şu gerçeği naklederek sohbetimi tamamlamak istiyorum. Medine'i münevvereli Esmâ (r.a.) isminde edip ve fasih olan bir kadın, diğer kadınların temsilcisi olarak Rasulüllah (s.a.v.)'ın huzuruna gelip şu sözleri söylemiştir: "Anam Babam sana fedâ olsun Ya Rasûlüllah. Ben kadınlar tarafından elçi olarak geldim. Hakteâla seni bütün erkek ve kadınlara Peygamber göndermiştir. Biz sana ve senin Rabbına îman ettik. Lakin biz ki, kadınlarız, sizin evlerinizde kapanıp kalmış ve şehevani ihtiyaçlarınızı karşılamaktayız ve çocuklarınızı taşımakta bulunmuşuzdur. Siz ise, Cuma namazları kılmak, cami ve cemâata çıkmak ve hastaya gidip hal hatır sormak ve cenâzelerde bulunmak ve birde fazla defalarca haccedebilmek gibi fazîletler ile bize fâik (Üstün) olmuşsunuzdur. Bunlardan hepsinin eftali de, Allah (c.c.) yolunda cihaddır. Lâkin erkek kısmı hacc veya Umre etmek ve yahut kâfirlerle mücâhede ve muhârebe etmek üzere evinden çıktığı vakitlerde, sizin mallarınızı biz hıfzeder ve iplik eğirip elbiseler yaparız ve çocuklarınızı besleriz. Şimdi bu hâlde bizler o faziletlerin ecir ve hayrında sizlere iştirak edemez miyiz ?" Esmâ (r.a.)'nın bu sözü üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) bu sözlerin güzelliğine işaret ederek şöyle cevap veriyor: "Ey Kadın, anla ve taraflarından gelmiş olduğun kadınlara da anlat ki, kadın kısmının kocasını kendinden hoşnut etmesi, o faziletlerin hepsine eşit olur."
Allaha emanet olunuz.
Comments