
Cennete Yolculuk Dini Bilgiler Sohbet Ve Makale Platformu
NİKÂH
Medenî bir sözleşme olan nikâh, bir yönü ile de ibadet sayılır. Çünkü aileyi kuran bağ nikahtır. Aileye ise dinimiz büyük önem vermiştir. Zira aile hem insanın huzur bulduğu bir ortam, hem soyun devamı için bir vesile, hem de zina gibi ferd ve toplumu felâkete götüren çeşitli kötülükleri önleyen bir kurumdur.
Evlenmek, Peygamberlerin de sünnetidir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
"Nikâh benim siinnetimdir. Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz, ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla kıvanç duyarım." (İbn Mâce. Nikâh. 1)
Evlenmenin Hükmü
İnsanın meşru olmayan ilişkilerde bulunması ihtimali karşısında evlenmek vacip, yani zorunlu bir görevdir. Buna karşılık aile haklarına riayet edilemiyeceği ve haksızlık yapılacağı kanaati ağır basınca da mekruhtur. Bunların dışındaki durumlarda ise evlenmek sünnettir.
Nikâh ve Sahih Olmasının Şartları
Nikâh, icab ve kabul ile gerçekleşir. İcab, evlenecek olanlardan birinin, meselâ erkeğin kadına, "seni cş olarak nikahladım" demesi, kabul de, kadının buna cevap olarak, "Ben de es olarak sana varmayı kabul ettim " sözüdür.
Nikâhın sahih olması için gerekli olan şartlar şunlardır:
1- Kadın, kendisiyle evlenmek haram olan kadınlardan olmamalıdır. Kendileriyle evlenmek haram olan kadınlar şunlardır:
—Anne. Anne veya baba tarafından olan büyük anneler. —Kız, oğlun ve kızın çocukları yani torunlar. —Kızkardeş. Kız ve erkek kardeşin kızları.
—Hala. yani babanın kızkardeşi. —Teyze, yani annenin kızkardeşi. —Eşin annesi, yani kaynana.
—Üvey kız. Kendisiyle birleşilen esin başka kocadan olan kızı. —Oğlun eşi. yani gelin.
—Baldız.
İki kızkardeşin biriyle evli olan, boşanmadan veya karısı ölmeden baldızı ile evlenemez. Evli olan kadın, Boşanmadan veya kocası ölmeden bir başkasıyle evlenemez.
—Puta. ateşe, yıldıza tapanlar.
Ehl-i Kitap yani Hrıstiyan ve Yahudilere gelince, bunların kadınları ile evlenmek caizdir. Ancak müslüman kadınların; ister Yahudi, ister Hristiyan olsun, müslüman olmayanlarla evlenmeleri caiz değildir.
—Süt anne. —Süt kızkardeş
Süt Kardeşliği
Bir çocuk iki yaşına kadar annesinden başka bir kadını emecek olursa, o kadın, onun süt annesi ve o kadının emzirdikleri de süt kardeşleri olurlar.
Kur'an-ı Kerim'de bu konuda şöyle buyurulmuştur:
مكنعضرا يتاللا مكتاهماو
" Sizi emziren süt anneleriniz (de) size haramdır." (Nisa: 23)
Süt Kardeşliğin Gerçekleşmesinin Şartları
a) Emen çocuk iki yaşını geçmemiş olmalıdır. (Ebû Hanife'ye göre, emme süresi otuz aydır. Bu süre içerisinde meydana gelen emme ile süt kardeşliği gerçekleşir. ) İki yaşından sonraki emmelerin bir hükmü yoktur.
b)Emziren, kadın olmalıdır.
Çocuğun bir erkeğin memesini emmesiyle süt kardeşliği olmaz. c)Süt, ağız ve burundan mideye inmelidir.
Kulağa veya yaraya akıtılan yahut şırınga ile önden veya arkadan verilen sütün bir hükmü yoktur.
Sütün, memeden verilmesiyle herhangi bir kaptan içilmesi arasında bir fark yoktur. Önemli olan her ne suretle verilirse verilsin, sütün ağız veya burun yoluyla mideye inmesidir. Çocuk memenin ucunu ağzına alır ve sütün midesine inip inmediği bilinmezse bununla süt kardeşliği sabit olmaz.
d)Süt. başka bir şeyle karıştırılmış olmamalıdır.
Süt başka bir sıvı ile karıştırılacak olursa çok olana itibar edilir; süt fazla veya eşit ise süt hükmü sabit olur. sıvı fazla ise süt kardeşliği oluşmaz.
Şayet süt, bir yemeğe karıştırılacak olursa bununla da süt kardeşliği sabit olmaz. Emilen sütün miktarı az olsun çok olsun- hatta bir defa da emilmiş olsa- süt kardeşliği
gerçekleşmiş olur. ( Şafiî ve Hanbelî'lere göre süt kardeşliğinin gerçekleşmesi için çocuğun en az beş defa emmesi şarttır. Beşten daha az emmelerin bir hükmü yoktur.)
Süt Emmenin Hükmü
Süt emmenin hükmü, bir kaç konu dışında soyun hükmü gibidir. Yani bir kimse soyca kimlerle evlenemiyorsa süt emme yönünden de onlarla evlenemez.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Soyca haram olanlar, süt emme yönünden de haram olurlar." ( Buhari,Nikah,
20;Müslim,Nikah,1)
Bu konuda kural şudur:
Emenin kendisi emzirenin soyuna, emzirenin kendisi ise emenin nefsine haramdır.
Buna göre bir kadını emen çocuk, emdiği kadın onun süt annesi olur. Bu kadının kendisinden önce ve sonra emzireceği bütün çocuklar da onun süt kardeşi olurlur.
Bir kimse annesi ile kızkardeşi ve kardeşleriyle evlenemiyeceği gibi. süt anne ve süt kardeşleriyle de evlenemez.
Ancak, bir kimse çocuğunun; süt annesiyle, süt kızkardeşi ile ve süt halasıyla evlenebilir. 2- Nikahın sahih olmasının bir şartı da nikah geçici olmamalıdır.
Muvakkat nikâh ile mut'a nikâhı belli bir süre için yapılan nikâhlar olup hiç birisi caiz değildir. İslamiyetten önce bu şekilde nikâh vardı. Peygamberimiz, toplumda yaygın olan bu uygulamayı
-bir kısım âdetlerde olduğu gibi- birden kaldırmamış, bazı savaşlarda kendisine yapılan başvuru üzerine buna izin vermişti. Fakat bu izin uzun sürmemiş, Mut'a nikahı kesin olarak ve ebediyyen yasaklanmıştır.
Peygamberimiz konu ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Ben size kadınlarla müt'a nikahı hususunda izin vermiştim. Ama artık Allah bunu kıyamet gününe kadar haram kılmıştır. Kimin yanında ıöyle kadınlardan biri varsa hemen onu göndersin ve onlara (bu nikâh karşılığında) verdiğiniz hiç bir şeyi geri almayın."(Müslim. Nikah.3)
Ayrıca Buhârî"nin Ali b. Ebî Talip (r.a.)'den rivayet ettiği üzere; Peygamberimiz Hayber günü kadınların mut'a suretiyle nikah edilmesini ve ehlî merkeple etinin yenilmesini yasaklamıştır. ,
( Buhari,Hayber Gazvesi)
Mut'a nikahının haram olduğunda "şi'a" hariç, İslâm âlimleri sözbirliği haldedir.
Esasen evlilik bir kaç günlüğüne cinsî arzuların tatmin edilmesinden ibaret îğildir. Evlilik, aile yuvası kurmak, bu yuvada huzura ermek, soyun sağlıklı bir ikilde çoğalmasına ve devamına katkıda bulunmaktır. Bu üstün gayeler, müt'a Ihında voktur. Bunun için de haram kılınmıştır.
3- Nikah sözleşmesi şahitsiz olmamalıdır.
Nikâhta en az iki şahidin bulunması şarttır. Şahitsiz kıyılan nikâh ise, sahi ve geçerli değildir. Sonuç olarak, evlenmelerine engel bir durum olmayan kadın ile erkeği» kendi arzu ve
istekleriyle şahitler huzurunda evlendiklerini beyan etmeleriyle evlenme gerçekleşmiş, tescili ile de işlem resmen tamamlanmış olur.
Karı-Koca Hakları
Nikâh, bu sözleşmeyi yapan karı kocaya bir takım hak ve görevler yükler. Karı-Kocanın karşılıklı haklarıyle ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
فورعملاب نهيلع يذلا لثم نهلو
"Erkeklerin hanımları üzerinde bulunan haklan gibi kadınların da erkekler üzerinde bir takım iyi davranışa dayalı hakları vardır.(Bakara:228)
Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
"Dikkat edin, sizin karılarınız üzerinde hakkınız var, kadınlarınızın dm sizin üzerinizde hakkı vardır."
"Sizin karılarınız üzerindeki hakkınız, hoşlanmadığınız kimseleri minderinize oturtmamaları ve sevmediğiniz kimselerin evinize girmesine izin vermemeleridir. Dikkat ediniz, onların da sizin üzerinizdeki hakları, giyim ve yiyeceklerini iyi bir şekilde sağlamanızdır."(Tirmizi,Rıda,11)
a) Karının Hakları
1- Mehir: Evlenme sırasında erkeğin kadına ödediği veya ödeme yükümlülüğü altına girdiği para veya mal demektir ve kadının hakkıdır.
2-Nafaka: Kişinin, bakmakla yükümlü olduğu kimselerin yiyecek, giyecek ve mesken giderlerini karşılaması demektir.
Nikâh işlemi tamamlanınca, kadının nafakası yani yiyecek, giyecek ve konutu normal ölçüler içinde kocaya aittir.
Kur an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
فورعملاب نهتوسكو نهقزر هل دولوملا ىلعو
"Annelerin beslenmesi ve giyimi, uygun bir şekilde babaya aittir." (Bakara:233) Koca üzerine borç olan eşinin nafakası, sosyal durumlarına uygun olmalıdır.
Ayrıca zengin olan kocanın karısına bir hizmetçi tutarak ev işlerini gördürmesi de kadının hakkıdır.
b) Kocanın Hakları
Kocanın hakları ve kadının da görevleri şunlardır:
1-Kocasına saygılı olmak, onun meşru isteklerini yapmak, ailenin huzur ve düzenini bozacak davranışlardan sakınmak,
2-Kocasına sevgi ile bağlanmak ve kadınlık görevini yerine getirmek,
3-Ailenin namus ve şerefini korumak, kocasının evini ve malını muhafaza etmek, harcamalarını normal ölçülerde yapmak ve israftan sakınmak.
Karı-Koca karşılıklı hak ve görevlerine riayet ettikleri takdirde hem kendileri mutlu olur. hem de böyle mutlu bir yuvada yetişecek çocuklar, anneye-babaya ve topluma saygılı olur.
Yıllarca sürecek bu beraberlik hep uyum içerisinde geçmeyebilir. Bazen birbirlerine karşı kusurları olabilir. Çünkü hatasız ve kusursuz insan olmaz. Ama önemli olan iyi niyet ve anlayış göstererek huzurun devamını sağlamaktır.
Konu ile ilgili olarak Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:
هيف هللا لعجيو ائيش اوهركت نا ىسعف نهومتهرك ناف فورعملاب نهورشاعو اريثك اريخ
"Kadınlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız (biliniz ki) Allah'ın hakkınızda çok hayırlıkılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz." (Nisa:19)
Eşler, birbirlerinin kusurlarına sabretmeli. basit meseleleri büyüterek hatsızlığa. yol açmamalıdırlar.
Eşlerin çabalarına rağmen aile huzuru sağlanamaz ve yuvanın yıkılma te kesi baş gösterirse yapılacak iş hakemlere başvurmaktır.
Kur'an-ı Kerim'de konu ile ilgili olarak şöyle buyurulmuştur:
اديري نا اهلها نم امكحو هلها نم امكح اوثعباف امهنيب ا قش متفخ ناو اريبخ اميلع ناك هللا نا امهنيب هللا قفوي احالصا
"Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur. Şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır." (Nisa:35)
Hakemlerin iyi niyetli çabaları sonuç vermezse son çare boşanma ayrılmadır. Boşanma meşru olmakla birlikte Cenab-ı Hakk'ın sevmediği bir helâldir. Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Allah katında helâl olan şeylerin en sevimsizi eşini boşamaktır." (Ebu Davud,Talak,Hadis No:
2178)
"Meşru mazeret olmaksızın, kocasından, kendisini boşamasını isteyen kadına cennet kokusu haramdır." ( Tirmizi,Talak,11)
Nikâh île İlgili Bazı Konular 1- İki Bayram Arasında Nikâh
Bazı yerlerde, halk arasında bir inanç var. Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arası kasdelilerek: "İki bayram arasında nikâh kıyılmaz" deniliyor. Bu sözün dini bir dayanağı yoktur. Ancak bu. bir yanlış anlama sonucu ortaya çıkmıştır. Bu sebeple iki bayram arasında düğün yapmak ve nikâh kıymakta dinî
yönden hiç bir sakınca yoktur. Hatta Peygamberimizin hanımı Hz. Aişe'nin nikahı iki bayram arasında. Şevval ayında kıyılmıştır.
2- Gebeliği Önlemek
Gebeliği önlemek demek, çeşitli sebeplerle çocuk istemeyen eşlerin tedbir alması demektir. Sahabe-i Kiram'ın bir kısmı ile bazı müctehid ve alimler, gebeliği önleyici tedbirlere başvurmayı
mekruh saymışlarsa da. ashab-ı kiramın, müctehid ve alimlerin çoğunluğu bunu caiz görmüştür. Evlenmenin gayelerinden birisinin ve hatta başta geleninin soyu devam ettirmek olduğu
unutulmamalı ve devamlı kısırlığa yol açan önlemlerden sakınılmalıdır.
Ana rahmine intikal eden ceninin düşürülmesi veya aldırılmasına (kürtaj) gelince, bu. gebeliği önlemek gibi değildir. Burada bir insan çekirdeğinin yok edilmesi ve annenin sağlığı sözkonusudur. Her ne kadar henüz dört aylık olmayan ceninin aldırılabileceğini söyleyen bazı alimler varsa da, ciddi bir zaruret olmadıkça rahimdeki ceninin ilaçla düşürülmesi veya aldırılması (kürtaj) İslâm alimlerinin çoğuna göre caiz değildir. Dört aylıktan sonra çocuğu aldırmak ise haramdır, günahtır.