
Cennete Yolculuk Dini Bilgiler Sohbet Ve Makale Platformu
DİNÎ HÜKÜMLERİN KAYNAKLARI (ŞER î DELİLLER)
Din ile ilgili hükümlerin dayandığı kaynaklar; kitap, sünnet, icma' ve kıyas olmak üzere dörttür. Dinî hükümler, bu dört kaynaktan alınmıştır. Şimdi bunları birer birer kısaca açıklayalım:
Kitap
Kitap, Kur'an-ı Kerim'dir.
Kur'an, "Allah tarafından Cebrail aleyhi's-selâm vasıtasıyle Arapça olarak peygamberimize indirilmiş ve bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş, mushaflarda yazılı kelâmdır."
Sünnet
Sünnet, sözlükte yol ve âdet demektir.
Terim olarak Sünnet: 'Peygamberimizin Kur'an'dan başka söz ve da¬vran ıslarındır. Bu tanımlamadan sünnetin üç kısım olduğu anlaşılmaktadır.
a)Kavlî sünnet: Peygamberimizin sözleri demektir. b)Fiilî sünnet: Peygamberimizin davranışları demektir.
c)Takrirî sünnet : Peygamberimizin, bir müslümanın yapmış olduğu bir iş veya söylemiş olduğu bir sözden haberdar olduğu halde buna karşı çıkmaması ve onu sükûtla karşılamasıdır.
Peygamberimizin görevi, İslâmiyeti öğretmek ve ona aykın olan söz ve da¬vranışların yanlış olduğunu göstermektir. Bu itibarla Hz. Peygamberin, bir müs¬lümanın söylediği sözden veya yaptığı işten haberdar olduğu halde buna karşı çıkmayıp susması, bu söz veya davranışı uygun gördüğünü gösterir.
Kur'an-ı Kerim, Peygamberimize uyulmasını emreder; Peygambere itaatin Allah'a itaat olduğunu bildirir. Bu konuda pek çok âyeti kerime vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:
"Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin ve (kötülüklerden) sakının. Eğer itaatten yüz çevirirseniz, bilin ki, Peygamberimizin görevi, apaçık duyurmak ve bildirmektir." (Mâide: 92)
Kim, Peygambere itaat ederse Allah 'a itaat etmiş olur."( Nisa: 80)
"Peygamber size ne verdi ise onu alın ve size neyi yasakladı ise ondan sakının." (Haşr :7)
"Hayır, Rabbine andolsıın ki, aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme karşı içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça, îman etmiş olmazlar." (Nisa:65)
Görüldüğü üzere bir kısmını sunduğumuz âyeti kerimelerde Peygambere mutlak itaat
emredilmektedir. Bunun anlamı açıktır. Peygamber. Peygamber olarak herhangi bir konuda ne emrediyorsa, o emre uyulması ve o emrin Allah'ın emri kabul edilerek yerine getirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca peygamberimiz de:
"Bana itaat eden, Allah'a itaat etmiştir. Bana isyan eden de Allah'a isyan etmiştir." buyurmuştur. Sünnet'in, İslâm hukukunun ikinci kaynağı olduğunda, müctehid imamlar arasında fikirbirliği
vardır.
Hulefâ-i Râşidin'den zamanımıza kadar müctehid âlimler. Kur'an gibi Sünnetten de dinî hükümler çıkarmışlar ve sünnete uymanın, sünnet ile amel etmenin gereğini vurgulamışlardır. Hatta önceden, sünnetin ifade ettiği hükme aykırı görüşü olan, sünneti öğrendikten sonra bu görüşünden vazgeçerek, sünneti benimsemiştir.
Sünneti dikkate almadan Kur'an-ı Kerim'i bütünüyle anlamak mümkün değildir. Çünkü dinin bütün hükümleri Kur'an-ı Kerim'den öğrenilmediği gibi, pek çok hükmün ayrıntılarını ve nasıl uygulanacağını da Kur'an anlatmaz. Meselâ, namazın farz olduğunu Kur'an-ı Kerim bildirir, fakat namazın nasıl kılınacağı ve kaç rek'at olduğu Kur'an'da yoktur. Bu detaylar sünnetten, Peygamberimizin uygulamasından öğrenilir.
Farz olan haccın da nasıl yapılacağı âyetten öğrenilmez, bunu sünnet öğretir.
Ayrıca İslâm âlimleri Sünneti, farz ve vacip olmayan dinî bir hüküm olarak da tarif etmişlerdir. "Şu iş sünnettir." dendiği zaman, farz ve vacip dışında bir hüküm demektir. Öğle namazının sünneti gibi.
Fıkıh âlimleri, sünneti hükmü itibariyle de iki kısma ayırırlar:
-
Sünen-i Hûda: Peygamberimizin ibadetle ilgili olan sünnetidir. Bu sünneti yapan sevap kazanır, yapmayan ise kınanır ve azarlanmayı hakeder. Ezan. Nisa: 65
ikamet, cemaatle namaz ve farz namazlardan önce ve sonra kılınan sünnetler, gibi.
Böyle bir sünneti küçük görmek ise. o sünnetin sahibini hafife alma anlamı taşıyacağı için -Allah korusun- insanın küfre gitmesine sebeb olur.
-
Sünen-i Zevaid: Peygamberimizin beşeriyet icabı giyinmesi, oturması, yatıp kalkması ve uyuması gibi. âdetle ilgili olan davranışlarıdır.
Bu tür sünneti terketmek mekruh olmadığı gibi yapmayan kimse de kınanmaz.
İcma:
İcma: Sözlükte birleştirmek, bir konuda fikir birliği etmek ve azmetmek gibi anlamlara gelir. Dindeki anlamı ise, İslâm bilginlerinin peygamberimizden sonraki her hangi bir devirde dini bir
meselenin hükmü üzerinde fikir birliği etmeleridir.
Kıyas:
Kıyas sözlükte, bir şeyi başka bir şeyle ölçmek ve iki şey arasındaki benzerlikleri belirlemektir. Dindeki anlamı ise: Kitap, sünnet veya icma'da hükmü bulunmayan herhangi bir meseleye,
aralarındaki illet birliği sebebiyle bu kaynaklardan birinde yer alan konunun hükmünü vermek demektir.
İşte din ile ilgili hükümlerin delilleri ve dayanakları bunlardır- Bunlardan ilk ikisi olan Kitap ve sünnet, dinde asıl kaynaklardır. Diğer ikisi yani icma ve kıyas Kitap ve sünnete racidir.