
Cennete Yolculuk Dini Bilgiler Sohbet Ve Makale Platformu
CENAZE NAMAZI
Ölüm öncesi ölmek üzere olan kimseye yapılacak işler:
Ölmesi yaklaşan bir kimse sağ yanı üzerine kıbleye doğru çevrilir. Sırt üstü de yatırılabilir ve mümkünse başı biraz kaldırılıp kıbleye karşı getirilir.
Bu durumda olan kişiye şehadet kelimesi hatırlatılır. Hastaya kelime-i şehadet söyle denmez, sadece yanında kelime-i şehadet getirilir. Nitekim Peygamber Efendimiz:
"Ölülerinize {yani ölmek üzere olanlara) şehadet kelimesini hatırlatınız." buyurmuştur. (Müslim, Cenaiz, 1)
Bu durumda olan kimseyi: akraba, dost ve komşularının ziyaret etmesi dinî bir görevdir. Hastanın harareti varsa kendisine az az su verilir ve yanında "Yasin" sûresi okunur. Hasta ölünce (ağzı açık kalmasın diye) çenesi bağlanır ve gözleri kapatılır. Edep yerlerinin görünmemesi için üstüne bir örtü konduktan sonra elbiseleri çıkarılır. Şişmemek için karnının üstüne bir demir parçası konulur ve elleri yanlarına getirilir. Ölü yıkanıncaya kadar yanında Kuran okunmaz.
Ölünün Yıkanması
Cenaze yıkanacağı zaman yüksekçe bir yere konur. Ağzına ve burnuna su vermeksizin abdest aldırılır. Sonra üzerine su dökülerek başı ile bedeni sabunlu ılık su ile yıkanır. Sonra sol yanına çevrilerek sağ tarafı yıkanır. Ondan sonra sağ tarafına çevrilerek de sol tarafı yıkanır. Ölü oturur duruma getirilerek karnı hafifçe bastırılır. Eğer ölüden birşey çıkarsa yıkanıp giderilir, yeniden yıkanması ve abdest aldırılması tıerekmez.
Her yıkayış üç defadan eksik olmamalı, gereksiz yere de su israf edilmemelidir. Dağılacak şekilde şişmiş ve dokunulması mümkün olmayan ölünün üzerine sadece su dökmekle yetinilir.
Cenazenin yıkandığı yer kapalı olmalı, ölüyü yıkayan ve ona yardım edenden başkası oraya girmemelidir. Ölüyü yıkayanın abdestli olması menduptur.
Ölüşü, kendisine en yakın olan veya günahlardan sakınan ve emanete riayet eden birisinin ücretsiz olarak yıkaması iyi olur. Yıkayandan başka yıkayıcılar varsa, ölüyü yıkayan kimse ücret talep edebilirse de bu görevi ücret istemeden yapması daha sevaptır. Başka yıkayıcı yoksa görev kendisinde kaldığı için ücret istemesi caiz değildir.
Erkek ölüyü erkek, kadın ölüyü de kadın yıkar.Kadın kendi kocasını yıkayabilir.Fakat erkek kendi karısını yıkayamaz.Ölü bir kadını,yıkayacak bir kadın bulunmazsa kocası ona teyemmüm ettirir.
Su bulunmadığı takdirde de ölüye teyemmüm verilir.
Küçük yaştaki kız çocuğunu bir erkeğin, küçük yaştaki erkek çocuğunu da bir kadının yıkaması caizdir. Ölünün saçı ve sakalı taranmaz. Tırnak, saç ve bıyığı kesilmez, başına sarık sarılmaz. Sevgiden dolayı ölüyü öpmekte bir sakınca yoktur.
Ölü. yıkandıktan sonra bir bezle kurulanır ve kefenlenir. Başına ve sakalına güzel koku sürünür, secde yerlerine kâfur dökülür.
Ölünün Kefene Konulması Kefen Üç Çeşittir:
1.Sünnet olan kefen: Bu. erkekler için gömlek, izar ve lifafe olmak üzere üç parçadır. Kadınlar için. erkeklerin kefenine başörtüsü ile göğüs üzerine bağlanan bez ilâve edilmek üzere beş parçadır.
2.Kefen-i Kifaye: Erkekler için izar ve lifafe olarak iki parça, kadınlar için bunlara bir de başörtüsü ilave edilerek üç parçadır.
3.Kefen-i zaruret: Erkek ve kadın için her ne bulunursa bir kefen yeterli olup, ona sarılır. Bir zorunluluk olmadıkça tek kefenle yetinilmez.
Erkekler için üç parça olan kefen şunlardır:
1.Kamis: (gömlek) Boyundan ayaklara kadar, 2.İzar: Baştan ayağa kadar.
3.Lifafe: Baştan ayağa kadar olan bezdir. (Lifafe en üste geleceği, baş ve ayak taraflarından bağlanacağı için daha uzun yapılır.)
Önce lifafe yere yayılır, onun üstüne de izar serilir, bunun üzerine de gömlek olan kamis açılarak ölünün başından geçirilip gömlek giydirilmiş halde
izar üzerine uzatılır. İzar, önce sol tarafından, sonra sağ tarafından ölü üzerine sarılır. Bundan sonra Lifafe de aynı şekilde sarılır. Kefenin açılmasından endişe edilirse, kefen bezle bağlanır.
Kadınlar için beş parça olan kefen şunlardır:
Erkeklerde olduğu gibi. 1.Gömlek (Kamis) 2.Baştan ayağa kadar izar.
3.Baştan ayağa kadar lifafe. fazla olarak da: 4.Göğüs üzerine bağlanan bez.
5.Baş örtüsü.
Ölü kadına önce gömlek giydirilir. Sonra saçları iki örgü yapılarak gömlek üstünden göğsü üzerine konur. Bundan sonra baş örtüsü yüzü ile beraber örtülür. Sonra izar sarılır, izarın üzerinden, eni göğüsten göbeğe kadar olan göğüs örtüsü bağlanıp daha sonra da lifafe sarılır.
Kefenin beyaz olması müstehaptır. Ölü kefene konulmadan buhurlandırılır.
Cenaze Namazı
Cenaze namazı farz-ı kifâyedir. Ölü için duadır. Din kardeşinin günah ve kusurlarının bağışlanmasını Allah'tan dilemek, ona son vazifeyi yapmaktır.
Kimlerin Cenaze Namazı Kılınır
Bir ölünün cenaze namazının kılınabilmesi için altı şartın bulunması gerekir. Bu şartlar şunlardır: 1.Ölünün müslüman olması.
2.Temiz olması (yani yıkanıp temiz bir kefene sarılması). 3.Cemaat önünde olması.
4.Ölünün tamamı veya bedeninin yarıdan fazlası, yahut başı ile beraber en az yarısının bulunması.
5.Cenaze namazını kılacak kişinin (özürlü değilse) ayakta kılması. 6.Cenazenin sabit yerde olması, omuzda veya hayvan üzerinde
bulunmaması.
Canlı olarak doğan veya vücudunun ekserisi canlı olarak çıkan bir çocuk yıkanır ve cenaze namazı kılınır.
Organlarının yaratılışı tam olan veya bazı organları belli olan düşük yıkanır ve bir beze sarılarak defnedilir, namazı kılınmaz. Hiçbir organı belli olmayan bir düşük ise yıkanmaz ve üzerine de namaz kılınmaz.
Cenaze namazı farz-ı kifâye olduğundan bazı müslümanlar bu namazı kılarsa başkalarının kılmasına gerek kalmaz. Cenaze namazında cemaat şart değildir. Yalnız bir erkek veya kadın cenaze namazını kılarsa farz yerine gelmiş olur. Diğer namazları bozan şeyler, cenaze namazını da bozar. Namaz kılınması mekruh olan üç vaktin dışında her zaman cenaze namazı kılınır.
Cenaze namazının rükünleri, dört tekbir ile kıyamdır. Selâm vermek vaciptir. Cenaze namazında rükû ve secde yoktur.
Cenaze Namazının Sünnetleri
1.Namazı kıldıracak imamın ölünün göğüs hizasında durması. 2.Birinci tekbirden sonra '"Sübrıâneke" okumak.
3.İkinci tekbirden sonra "Allâhümme salli ve Allâhümme bârik" okumak. 4.Üçüncü tekbirden sonra dua okumak.
Cenaze Namazının Kılınışı
Cenaze yıkanmış ve kefene sarılmış olarak namazın kılınacağı yerde "Musalla"ya konulur. Cenaze cemaatin önünde bulunur. Namazı kıldıracak imam. ölünün göğsü hizasında durur. Cemaat ayakta ve kıbleye karşı imamın arkasında saf bağlar. Cemaatin üç saf halinde olması müstehabdır.
Niyet ederken ölünün erkek veya kadın, erkek çocuğu veya kız çocuğu olduğu belirtilir. Namazı kıldıran imam: Niyet ettim Allah rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya (ölü
erkek ise) şu erkek için duaya" diye niyet eder. Ölü kadın ise: "Şu kadın için duaya"
Ölü erkek çocuğu ise: Şu erkek çocuğu için duaya" Ölü kız çocuğu ise: "Şu kız çocuğu için duaya" denilir.
İmamın arkasındaki cemaat: "Niyet ettim Allah rızası için hazır olan cenaze namazını kılmaya (ölü erkek ise) şu erkek için duaya, uydum imama" diye niyet eder.
Ölü kadın ise: "Şu kadın için duaya"
Ölü erkek çocuğu ise: Şu erkek çocuğu için duaya" Ölü kız çocuğu ise: "Şu kız çocuğu için duaya" denilir.
Cemaatten biri ölünün erkek mi, kadın mı olduğunu bilmese, şöyle niyet eder: ''Niyet ettim Allah rızası için imamın namazını kılacağı şu cenaze namazını kılmaya, ölü için duaya, uydum imama."
Niyet ettikten sonra imam yüksek sesle, onun peşinden cemaat gizlice "Alkildi Ekbcr" diyerek birinci tekbiri alıp diğer namazlarda olduğu gibi ellerini kulak hizasına kaldırır ve göbek altına bağlar.
İmam ve cemaat gizlice sübhâneke'yi okurlar. Sübhâneke'de diğer namazlarda okunmayan "ve celle semdik" cümlesi de okunur.
Sübhâneke okunduktan sonra eller kaldırılmadan imam açıktan, cemaat gizlice "Allâlıü Ekbcr" diyerek ikinci tekbiri alırlar. Hem imam. hem de cemaat gizlice "Allâlıünıme salli ve Allâhümme bârik"i okur.
Sonra eller kaldırılmaksızın yine "Allâlıü Ekber" denilerek üçüncü tekbir alınır ve cenaze duası okunur. Cenaze duasını bilmeyen onun yerine kunut dualarını okuyabilir. Kunut dualarını da bilmeyen "Rabbena âtinâ fiddünyâ haseneten ve fil ahiren haseneten ve kına az.âbcnnâr" ayetini okur.
Bundan sonra eller kaldırılmadan tekrar "Allâhü Ekber" denilerek dördüncü tekbir alınır ve bir şey okunmaksızın önce baş sağ tarafa çevrilerek "Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh" denilir. Sonra baş sol tarafa çevrilerek "Esselâmü aleyküm ve rahmetullâh" denilir ve böylece cenaze namazı bitirilmiş olur.
Cenaze Namazında Üçüncü Tekbirden Sonra Okunan Dualar Her cenaze için önce şu dua okunur:
Okunuşu:
"Allâhümmeğfir li hayyinâ ve meyyitinâ ve şâhidinâ ve ğaibinâ ve zekerinâ ve ünsânâ ve sağîrinâ ve kebîrinâ.
Allâhümme men ahyeytehû minnâ fe ehyihi alel'İsIâm ve men teveffevtehû minnâ fe teveffehû akl'İmân."
Anlamı:"Ya Rab! Dirimizi, ölümüzü, burada bulunanlarımızı, bulunmayanlarımızı, erkeğimizi, kadınımızı, küçüğümüzü ve büyüğümüzü bağışla.
Ya Rab! Bizden meydana gelecek yeni nesilleri İslâm dini üzerine yarat!... Bizden eceli gelip öldüreceklerini de iman üzere öldür. "
Bu duadan sonra cenazenin durumuna göre aşağıdaki dualardan biri daha okunur. Şöyle ki:
Erkek ise Şu Dua Okunur:
Okunuşu:
"Ve hussa hâzel' meyyite birravhi verrâhati vel-mağfireti verrıdvân. Allâhümme in kâne muhsinen fezid fi ihsânihî ve in kâne musîen fetecâvez anhü ve lekkıhiremne vel"büşrâ vel'kerâmete vez'zülfa birahmetike yâ erhamerrâhimîn."
Anlamı:
"Rabbim! Bilhassa bu ölüyü; rahmete, rahatlığa, bağışlanmaya ve hoşnutluğa erdir.
Allâhım! Bu ölü iyilik yapmış bir kişi ise. şimdi sen de ona mükâfaatını fazlasıyla ver. eğer bu ölü kötülük işlemişse cezalandırmaktan vazgeç.' Günahlarını affeyle.
Bu ölüyü korktuğundan emin kıl, lütfün ile müjdele, onu ahiret şerefine ve yüksek mertebeye eriştir. Ey merhametlilerin merhametlisi olan Allâhım."
2)Cenaze kadın ise şu dua okunur:
"Ve hussa hâzihil'meyyitete birravhi verrâheti vel-mağfireti verrıdvân. Allâhümme in kânet muhsineten fezid fî ihsânihâ ve in kânet musîeten fetecâvez anhâ ve lekkıhel'emne vel'büşrâ vel'kerâmete vez'zülfa birahmetike yâ erhamerrâhimîn.
Bu duanın anlamı da. erkekler için okunan duanın anlamı gibidir.
3)Cenaze Erkek Çocuğu ise Şu Dua Okunur:
Okunuşu:"Allâhümmec'alhu lenâ feretan vec'alhu lenâ ecren ve zühren vec'alhu lenâ şâfien ve müşeffeâ."
Anlamı:"Allâhım! Bu çocuğu cennetle bizi karşılayıcı ve âhireî armağanı kıl... Allâhım! Bu çocuğu bizim için şefaatçi kıl ve şefaatini makbul eyle."
4)Cenaze Kız Çocuğu ise Şu Dua Okunur:
Okunuşu:"Allâhümmec'alhâ lenâ feretan vec'alhâ lenâ ecren ve zühren vec'alhâ lenâ şâfiaten ve müşeffeah."
Bunun anlamı da. erkek çocuklar için okunan duanın anlamı gibidir.
Cenazenin Taşınması
Cenaze kabre götürülürken tabutun dört ayağından tutularak önce tabut"un ön taraftaki sol ayağı sağ omuza, sonra arka taraftaki sol ayağı sağ omuza, sonra ön taraftaki sağ ayağı sol omuza ve arka taraftaki sağ ayağı da sol omuza konmak suretiyle nöbetleşe taşınır.
Koşmadan fakat biraz hızlı yürünür. Küçük çocuk cenazesini bir kişi elleri ile taşıyabilir. Uygun olan. cenazenin arkasından yürümektir. Cemaatin bir kısmının cenazenin önünden
gitmesi de caizdir. Cenazenin arkasından gidenlerin. Allah'ı anmak, ölünün karşılaştığı durumu ve dünyaya gelenlerin sonunun böyle olacağını düşünmekle meşgul olmaları, faydasız şeyleri konuşmaktan sakınmaları gerekir.
Cenazenin arkasından yüksek sesle zikretmek, tekbir getirmek ve Kur'an okumak caiz değildir. Kabrin yanına varıldığı zaman cenaze omuzlardan yere indirilir. Cenaze yere indirilmedikçe oturmak mekruh olduğu gibi. indirildikten sonra (özürsüz olarak) ayakta durmak da mekruhtur.
Ölünün Gömülmesi
Kabir: Kabrin boyu; ölünün boyu kadar, genişliği insan boyunun yarısı kadar, derinliği de göğsüne kadar olmak üzere kazılır ve kıble tarafına ölünün konulabileceği şekilde oyularak lahit açılır. Ölü. kıble tarafından kabre indirilerek bu lâhde konur. Lüzumuna göre bir veya birkaç kişi kabre inebilir.
Ölüyü lahde koyan kimse "Bismillâhi ve alâ milleti resûlillâh" der. Kabir'de ölü sağ yanına ve yüzü kıbleye gelecek şekilde çevrilir ve dönmemesi için de arkasına toprak konur. Sonra kefenin bağı çözülür ve lahit ağaç (tahta) veya kerpiçlerle kapatılır. Kadın kabre konulurken lahit kapatılıncaya kadar kabrin üzerine bir örtü gerilir. Erkeğin kabri üzerine ise gerilmez.
Lahit kapatıldıktan sonra el. kürek veya başka şeylerle kabre toprak dökülerek doldurulur ve kabir balık sırtı şeklinde yerden bir karış veya daha fazla yükseltilir, düz bir satıh halinde bırakılmaz. Orada bulunanların da baş tarafından kabre üçer avuç toprak atması müstehaptır. Bir kabre içinden çıkan topraktan fazlasını atmak mekruhtur. Toprağın pekişmesi için üzerine su dökmekte sakınca yoktur.
Kadını kabre yakın mahreminin indirmesi daha iyidir. Cenazeyi gece defnetmekde bir sakınca yoksa da gündüz defnetmek daha uygundur. Bir zorunluluk olmadıkça birden fazla ölünün bir kabre defnedilmesi caiz olmaz. Zaruret halinde defnedilebilir. Bu durumda cenazelerin arası toprak veya kerpiçle ayrılır.
Bir kabre defnedilenler aynı cinsten ise, en faziletli olan kıble tarafına getirilir. Ayrı cinsten iseler önce erkek, sonra erkek çocuğu, onun arkasına da kadın cenazesi konulur.
Ölünün kemikleri çürüyüp toprak olmadıkça kabrin açılması ve ikinci bir cenazenin defnedilmesi caiz değildir. Ancak yer bulunmaması halinde önceki ölünün kemikleri bir tarafa toplanır ve yeni cenaze ile bunlann arasına toprak konularak defnedilir.
Ölü. kabre defnedildikten sonra başka bir yere nakledilmesi caiz değildir. Fakat başkasına ait bir yere defnedilen ölüyü, yer sahibi oradan çıkarmak isterse nakledilir. Bir kimsenin, kendisi için hazırladığı kabre, başkasının defnedilmesi, geniş yer varsa mekruhtur. Yer darlığı varsa mekruh değildir. Ancak kabri açana masrafını ödemek gerekir.
Toprağın gevşek ve ıslak olması halinde ölüyü tabutla kabre koymakta bir sakınca yoktur. Kabirde ölünün altına pamuk, hasır, yastık gibi şeyler koymak caiz olmaz.
Bir kimsenin, ölmeden önce kendisi için kabir hazırlaması sakıncalı olmamakla beraber, insan nerede öleceğini bilemediği için gereği yoktur. Hz. Ebu Bekir (R.A). bir adamı kabir hazırlarken görünce şöyle demiştir:
"Kendin için kabir hazırlama, kendini kabre hazırla.*"
Bir kimsenin ölmeden önce kefenini hazırlaması mekruh değildir.
Bir müslümanın, ehl-i kitap (Hıristiyan veya Yahudi) olan karısı ölünce, onu ayrı bir yerde defnetmesi daha uygundur.
Ta'ziye
Ölenin yakınlarına taziyede bulunmak, sabır dilemek ve Cenâb-ı Hakk'ın ölüyü bağışlaması için dua ve niyazda bulunmak müstehaptır.
Taziyeleri kabul etmek için ölü yakınları üç gün süre ile evde bulunabilirler. Taziye, cenaze defnedildikten sonra yapılmalıdır. Ölü yakınlarının üzüntüsü fazla ise defnedilmeden önce de yapılabilir.
İlk gün taziyede bulunmak daha uygundur. Üç gün geçtikten sonra taziyede bulunmak mekruhtur. Çünkü bu. ölü yakınlarının üzüntüsünü yeniler. Ancak orada bulunmayıp, sonradan gelenlerin üç günden sonra da taziyede bulunmaları mekruh olmaz.
Bir defa taziyede bulunan kimsenin ikinci defa taziye yapması da mekruhtur.
Ölü yakınlarının gelenlere yemek vermesi mekruhtur. Çünkü ziyafet vermek sevinçli zamanlarda meşrudur.Burada ise üzüntü vardır. Ölenin yakınları ve komşularının ölü evine o gün ve o gece yemek götürmeleri müstehaptır.
Cenaze Namazı ile İlgili Meseleler
İmam. birinci tekbiri alıp cenaze namazına başladıktan sonra gelen kimse, imamın ikinci tekbirini bekler ve onunla tekbir alarak namaza başlar. İmam namazı bitirdikten sonra yetişemediği tekbiri alır. İmam. ikinci ve üçüncü tekbirleri aldıktan sonra yetişenin durumu da böyledir. İmam. dördüncü tekbiri alıp henüz selâm vermeden gelen kimse de tekbir alıp namaza girer. İmam selâm verdikten sonra cenaze yerinden kaldırılmadan dua okumaksızın yetişemediği üç tekbiri peşpeşe alır.
Cenaze namazının tekbirleri dörttür. Tekbirlerden birinin terkedilmesi halinde namaz caiz olmaz. İmam. üçüncü tekbirden sonra unutarak selâm verirse, dördüncü tekbiri de alır ve selâmı iade eder.
İmam cenaze namazında dörtten fazla tekbir alırsa, cemaat ona uymaz, imamı bekler ve onunla selâm verir. Cenaze namazında birinci tekbirden sonraki tekbirlerde eller kaldırılmaz. Cenazeler birkaç tane olduğu takdirde namazlarını ayrı ayrı kılmak daha iyidir. Böyle bir durumda hangi cenaze daha önce getirilmiş ise evvelâ onun namazı kılınır. Beraber getirilmişlerse önce en faziletli olanınki kılınır.
Birkaç cenazenin hepsine topluca namaz kılmak da caizdir. Böyle bir durumda cenazeler, yanyana ve bir hizada saf haline getirilir. İmam. bunlardan en faziletlisinin önünde durur.
Cenazeler peşpeşe kıbleye doğru bir saf halinde de olabilir. Bu durumda erkek cenazeler imamın önünde bulundurulur, sonra çocukların, daha sonra da kadınların cenazeleri konulur.
Bir kimsenin, "öldüğüm zaman beni falanca yıkasın, cenazemi falan kişi kıldırsın" diye yaptığı vasiyet hükümsüzdür. Böyle bir vasiyete uymak gerekmez.
Ölü. yıkanmadan veya namazı kılınmadan defnedildiği durumda kabrin üzerine toprak atılmışsa artık kabir bir daha açılmaz. Kabir üzerinde namazı kılınır. Kuyuya düşüp çıkarılamayan veya çöken bir binanın altında kalıp çıkarılması mümkün olmayan kimselerin de namazı bu hükümdedir. Kabir üzerine toprak atılmamış ise çıkarılıp namazı kılınır, yıkanmadan defnedilmiş ise, yıkanır ve namazı daha sonra kılınır.
Kabirde ölü sağ yanı üzerine konulmamış ve yüzü kıbleye çevrilmemiş ise, üzerine toprak atılmışsa artık kabir açılmaz. Eğer toprak atılmamış ise kabir açılarak ölü sağ yanı üzerine yatırılarak yüzü kıbleye çevrilir.
Namazı kılınmadan veya yıkanmadan defnedilen bir ölü. dağılmadıkça cenaze namazı kabri
üzerinde kılınır. Ölünün vücudu dağılmışsa kılınmaz. Bu hususta kuvvetli kanaat ne ise ona göre amel edilir.
Cenazeyi cami içine koyarak cenaze namazını camide kılmak mekruhtur. Cenaze, caminin dışına konulup cemaatın bir kısmı imam ile beraber cenazenin yanında, bir kısmı da caminin içinde bulunursa mekruh olmaz. Cenaze namazının mezarlıkta kılınması da doğru değildir. Fakat kılındığı takdirde yeterli olur. Cadde üzerinde de cenaze namazı kılmak mekruhtur.
Anne ve babasını kasden öldüren kimsenin cenaze namazı kılınmaz. Devlete karşı isyan edenler ile yol kesenler, çarpışma sırasında öldürüldükleri takdirde yıkanmaz ve cenaze namazları kılınmaz. Nitekim Hz. Ali, asilerin cenazesini yıkamamış ve namazlarını kılmamıştır. Çatışmadan sonra yakalanıp öldürülenlerin namazı kılınır. Kasten adam öldürdüğü için idam edilen kimsenin de cenaze namazı kılınır.
İntihar eden (kendini öldüren) kimsenin de cenazesi yıkanır ve namazı kılınır.
Müslüman velisinden başka kimsesi olmayan bir gayri müslim ölürse, müslüman veli onu yıkayıp defneder veya ait olduğu millete teslim eder.
Anne ve babasından biri müslümanlığı kabul eden çocuk ölürse, cenaze namazı kılınır. Çünkü, din hususunda anne-babadan hangisi hayırlı ise çocuk ona tabi olur.