
Cennete Yolculuk Dini Bilgiler Sohbet Ve Makale Platformu
ABDEST
Abdestin arapçası, "vudû"âm. Sözlükte, temizlik ve güzellik anlamına gelir. Terim olarak ise, belirli organları yıkamak ve meshetmek suretiyle yapılan bir temizliktir.
Namaz kılmak için abdest almak şarttır. Abdestsiz namaz sahih değildir. Abdestle ilgili olarak Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
قفارملا ىلا مكيدياو مكهوجو اولسغاف ةالصلا ىلا متمق اذا اونما نيذلا اهيا اي نيبعكلا ىلا مكلجراو مكسوءرب اوحسماو
"Ey imanedenler,namaz kılmaya kalktığınız zaman yüzlerinizi,dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıa meshedip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın"(Mâide: 6)
Abdest;dış dünya ile daha çok temasta bulunan organlarımızın temizlenmesine,bu organlarla işlediğimiz günahların bağışlanmasına ve ahirette cennete girmemize vesile olur
Abdest almanın göz sağlığı bakımından olumlu sonuçlarını belirten Irak Milli Savunma Bakanlığı Sağlık Dairesi Müdürü Albay Şakir Faik Şöyle Diyor:Irak Mülki hastanesi göz tabibliği muavinliğine tayin olmuştum. Müracaat eden hastalar arasında bir çoklarının trahoma yakalanmış olduklarını görünce hayrete düştüm. Çünkü yüzde yetmişi trahomlu idi. Bu arada A'zamiye'de bir ilkokul öğrencilerinin göz sağlık durumlarını kontrol ettim. Öğrencilerin yüzde doksanının trahomlu bulunduklarını gördüm. Bu alanda ihtisasımı yapmak üzere Avrupa'ya gitmeyi kararlaştırdım. Londra'ya geldim. Morfild hususi göz hastalıkları hastanesinde çalışmaya başladım. Morfild Hastanesinde çalışan profesör Köln. bana: Bağdat'taki trahomluların sayısını sordu. Hakikati olduğu gibi söyledim. Bunun üzerine hayret ederek şöyle dedi:
-"Sizin müslüman olduğunuzu biliyorum. Müslüman bir kimse, beş vakit namaz kılmak için günde beş defa akarsuyla abdest alır ve yüzünü yıkar. Bu gibilerin trahoma yakalanmaları mümkün değildir. Şu hale göre siz ismen müslümansınız. Çünkü abdest almıyor ve namaz kılmıyorsunuz. Yahut da abdest ve namaza devam ediyorsanız aranızda yayılan bu hastalığın trahom değil, başka bir hastalık olması mümkündür.
Ben de. hastalık hakikaten trahomdur, yalnız biz abdestsiz ve namazsız müslümanız demek zorunda kaldım. (Diyanet işleri Başkanlarından Merhum Hasan Hüsnü Edem'in. " Abdest Almanın Diş ve Göz Sağlığı Bakımından Önemi" adlı eserinden kısaltılarak alınmıştır. S. 28 vd.)
Peygamberimiz abdestin fazileti hakkında şöyle buyuruyor:
"Bir kimse güzelce abdest alırsa, tırnaklarının altına kadar vücudundan günahları dökülür." (Müslim Tahare,11)
Bir başka Hadis-i Şerifte de şöyle buyurmuştur:
"Benim ümmetim kıyamet gününde abdest azaları, abdest nurunun parlaklığıyle geleceklerdir. Bu parlaklığı daha fazla uzatmak hanginizin elinden gelirse yapsın."( Buhâri, Vudu',3)
Konu ile ilgili olarak Ebû Hureyre (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir: Peygamberimiz bir gün Medine kabristanına gelip:
-Ey mü'minleryurdu, size selâm olsun. Inşaallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimi görmeyi isterdim, buyurdu. Ashab:
-Ya Resûlellah, biz sizin kardeşleriniz değil miyiz? dediler. Peygamberimiz:
-Siz benim ashabımsınız. Kardeşlerimiz ise henüz gelmemiş olanlardır, buyurdu. Ashab: -Ey Allah'ın Resulü, henüz gelmemiş olan o kardeşlerinizi nasıl tanıyacaksınız? dediler.
Peygamberimiz:
-Bir kimsenin, hepsi aynı renkte olan atlar arasında alnı ve üç ayağı ak bir atı bulunsa onu tanımaz mı? diye sordu. Ashab:
-Evet, tanır, dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:
-Öyle ise, kardeşlerimiz, yüz, el ve ayakları abdest nuru ile parlak olarak geleceklerdir. Ben de onlardan önce gidip Havuz başında onları bekleyeceğim, buyurdu. (Müslim Tahare,12)
Abdestin Farzları
Kur'an-ı Kerim'de abdestle ilgili ayetten de açıkça anlaşıldığı üzere abdestin farzları dörttür. Bunlar:
1.Yüzü bir kere yıkamak.
Yüz, alnın en üst tarafında saç bittiği yerden çene altına kadar ve iki kulak yumuşakları arasında olan yerdir.
Sık olan sakalların yalnız üstünü yıkamak yeterlidir. Sakal seyrek ise altındaki cildin de yıkanması lâzımdır. Bıyık ve kaşlar hakkındaki hüküm de böyledir.
Sakalın altındaki deri görülmüyorsa o sakal sıktır. Deri görülüyorsa seyrektir.
Yüzü yıkarken kirpikler ile göz pınarlarının da yıkanması gerekir. Gözün içini yıkamak gerekmez. 2.Elleri ve kollan dirseklerle beraber bir kere yıkamak. Dirseklerin daha yukarısının yıkanması
gerekmez.
Parmakların olduğu taraftan başlayıp dirseklere doğru yıkamak sünnettir. Dirseklerden başlayıp parmakların tarafına doğru yıkamak caiz ise de sünnete uygun değildir.
3.Başın dörttebirini meshetmek.
Meshetmek. başka bir yerde kullanılmayan yaşlığı bir yere değdirmek demektir. Kolları yıkadıktan sonra ondan arta kalan yaşlıkla başın meshedilmesi caiz olmaz. Çünkü bu su. kullanılmıştır. Başın meshedilmesi için yeni su alınması lâzımdır.
Başta meshedilecek yer; iki kulağın üst tarafında kalan yerdir. Buranın dörttebirini meshetmek yeterlidir. Kulaklardan aşağı sarkan saçların üzerine meshedilmez. Böyle saçlar başın üstünde topuz
yapılmış olsa bile yine meshedilmez.
4.Ayakları topukları ile beraber bir kere yıkamak.
Ayakların iki tarafında çıkıntı halinde bulunan kemiklere "Topuk" denir. Ayakları yıkarken topukları da yıkamak lâzımdır. Bunların yukarısını yıkamak gerekmez.
Abdestte ayakları yıkamak farzdır. Çıplak ayaklara meshetmek caiz değildir. Ayaklara çıplak
olarak meshedileceğini iddia edenler, abdestle ilgili ayette مكلج را و
kelimesini
مكسوءرب
kelimesine atfederek مكلج را و
ün lâm'ını esre okumakta ve buna dayanarak da
ayakların çıplak olarak meshedilmesi gerektiğini söylemektedirler.
Halbuki
مكلج را و
kelimesinin lâm harfi hem "üstün", hem de "esre" olarak okunmaktadır.
Yani her ikisi de kıraattir. "Üstün" okunduğu takdirde ayet;
"Ayaklarınızı da yıkayın", "esre" okunduğu takdirde ise "ayaklarınızı da meshedin " manalarını ifade eder.
Bu manalardan hangisi doğrudur? Fıkıh usulünde belirtildiği üzere birden çok manaya ihtimali olan "nass"h\r mücmeldir. Abdest ayetindeki مكلج را و kelimesi de böyledir. Mücmel olan bu ayetten hangi mana kastedilmiştir? Yani. abdestte ayakların yıkanması mı, yoksa meshedilmesi mi emredilmiştir.
Bunu açıklayan bir delilin bulunması lâzımdır. Yoksa iki manaya gelen ayetin, bir delile dayanmadan ayakların yıkanmasını ifade eden manasını bırakarak diğer manasını tercih edip çıplak ayaklara meshedilmesine hükmetmenin ilmi bir dayanağı olmaz.
Kuran'dan sonra dini hükümlerin dayandığı ikinci delil, hiç şüphesiz peygamberimizin sünnetidir. Bu sebeple abdestte ayakların yıkanması veya meshedilmesi hususundaki hükmün, sünnetle açıklanması gerekmektedir.
Hem fiili, hem de kavli sünnete baktığımız zaman; Peygamberimizin abdestte ayaklarını yıkadığı tevatüren sabit olduğu halde, çıplak ayakları meshettiğine dair hiç bir sahih rivayetin bulunmadığı görülmektedir. (Cessas. Ahkümü'l-Kur'an. C.2. S. 345 )
Hatta Peygamberimiz, abdestte aycıklarını yıkarken bir kısmını kuru bırakan sahabileri.
رانلا نم باقع ال ليو "Vay şu ökçelerin ateşten haline" ( Buhârî, Vudu". 29: Müslim. Tahare. 9: Tirmizi. Tahare, 31; Ebu Davud. Taharc. 97: Neseî. Tahare. 90 ) buyurarak uyarmış, abdest alan bir kimsenin ayağında tırnak kadar bir yeri ıslatmadığını görünce. "Dön abdestini güzel al" buyurmuş, o kişi de dönüp ayağının her tarafını iyice yıkadıktan sonra namazı kılmıştır. (Müslim. Tahare. 10: Ebû Davud. Tahare)
Peygamberimizin sözleri ve abdestte bizzat ayaklarını yıkamış olması; ayetten kastedilen hükmün, ''abdestte ayakların yıkanması gerektiğini" açıkça göstermektedir. "Cerr" kıraatına dayanarak abdestte ayakların meshedilmesi gerektiğini iddia etmenin hiçbir geçerliliği yoktur.
Kaldı ki. abdest, daha önce Mekke'de "Vahy-i gayr-i metlüvv" (Kelimeler halinde okunmadan doğrudan doğruya peygamberin kalbine indirilme) ile farz kılınmış ve daha sonra Medinede bu ayetle takrir edilmiştir.
Çünkü abdest, müstakil bir ibadet olmayıp namaza tabi olduğundan zamanla ihmal edilerek şartlarının gereği gibi yerine getirilmemesi ihtimaline karşı "vahy-i metlüvv" ile takrir ve tesbit edilmiştir, (Dürerül- Hükkâm, Şerhü Gureril- Ahkâm C.l. S.7)
Ayakların yıkanmasında نيبعكلا ىلا kelimesi ile topuklarla sınırlandırılması da ayakların
yıkanacağını göstermektedir. Çünkü, mesihte "şuraya kadar" diye bir sınırlama söz konusu olamaz. Ayrıca en çok yıkanıp temizlenmesi gereken ayakların abdestte yıkan¬maması, İslâm'ın temizlik
anlayışı ile bağdaşmadığı gibi, abdest ayetinin sonundaki "Allah size sıkıntı vermek istemez, ama sizi tertemiz yapmak ister" diye açıklanan temizlik hikmetine de tamamen aykırıdır.
Şafiîlere göre abdestin farzları altıdır: 1. Niyet etmek. 2. Yüzü Yıkamak. 3. Elleri dirseklerle beraber yıkamak. 4. Başı meshetmek. 5. Ayaklan yıkamak. 6. Bu organları bu sıraya göre yıkamak
Eğer ayetten ayakların meshedilmesi kastedilseydi, başın meshinde yalnız مكسوءرب zikredildiği gibi, ayaklarda da sadece مكلج را و demek yeterli olur, نيبعكلا ىلا kaydına gerek kalmazdı.
Bütün bunlardan açıkça anlaşılıyor ki; ayet-i kerime her ne kadar mücmel ise de ayakları yıkamanın farz olduğu hususunda muhkemdir.
Ayağı kesik olan kimsenin bu ayağını yıkaması gerekmez.Yalnız topuğu veya ayağının bir kısmı ile topuğu kalacak şekilde ayağı kesik olan kimsenin, kalan kısmı yıkaması gerekir.
Kolu kesik olan kimse de bu kolunu yıkamaz. Dirsek veya dirsekle beraber kolunun bir kısmı kalmamışsa kalan yerlerin yıkanması lâzımdır.
Abdestte yıkanması gereken organlarda suyun deriye ulaşmasına engel olan hamur, mum ve çapak gibi şeylerin giderilmesi gerekir. Suyun geçmesine mani olacak şekilde tabaka oluşturan oje, ve boya da aynı hükümdedir.
Suyun geçmesine engel olmayan kına ile boyacının tırnağında kalan boyalar, zarurete binaen abdeste mani değildir.Parmaklar, aralarına suyu geçinmeyecek şekilde bitişik ise suyun, parmakların arasına ulaştarılması lâzımdır.
Parmakta bulunan dar yüzüğün hareket ettirilerek suyun altına ulaşması sağlanmalıdır.
Abdest aldıktan sonra saçlar tıraş edilse başa yeniden meshetmek gerekmediği gibi, abdest aldıktan sonra sakal, bıyık ve tırnakların kesilmesi durumunda da bunların tekrar yıkanması lâzım gelmez.
Abdest organlarında bulunan yaranın yıkanması zararlı olursa ilâç üzerine su akıtılır. Bu da zarar verirse yara üzerine meshedilir. meshetmek de zararlı ise terkedilir.
Gözü hasta olan kimsenin gözüne suyun zarar vereceği kendi tecrübesiyle bilinir veya bunu uzman müslüman bir doktor bildirirse, hastalığı devam ettiği sürece gözüne su değdirmez. Abdestte vacip yoktur.
Abdestin Sünnetleri
Abdestin bsaşlıca sünnetleri şunlardır:
1.Abdeste başlarken önce elleri bileklere kadar yıkamak.
Eller temiz ise, yıkamak sünnettir. Temiz değil ise, bunları önceden yıkayıp temizlemek farzdır. Böylece diğer organlar kirletilmemiş olur.
2.Abdeste "Eûzu" ve "Besmele" ile başlamak. Yani "Eûzu billahi mine'ş-şeytânVr-racîm. Bismillâhi'r-Rafımani'r-Rahim" demek. (Abdeste başlarken besmele unutulursa sünnet terkedilmiş olur. Abdest esnasında hatırladığı yerde besmeleyi söylemek mendup olur.)
3.Niyet etmek.
Niyet, kalb ile olur. Dil ile "Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" demek müstehaptır. 4.Abdeste başlarken veya daha önce dişlerini fırçalamak. Misvak veya fırça yoksa dişlerini
parmaklanyle ovmak da yeterlidir.
Dişleri ve ağzı temizleyen misvak, sağlık yönünden faydalı olduğu gibi Allah'ın rızasının kazanılmasına da vesile olur.
Diş fırçası olarak kullanılan misvak, Arabistan'da yetişen Erak ağacının dallarından yapılır. Güzel kokusu ve hafif acılığıyla antiseptik (mikrop öldürücü) özellikleri olan misvakın diş hastalıklarına karşı da faydalı olduğu bilinmektedir.
Temiz maddelerden yapılan diş fırçaları ile de dişleri temizlemek misvak yerini tutar. Maksat dişlerin temizlenmesidir.
5.Ağzına üç kere su alıp her defasında boşaltmak. Ağıza su almaya "Mazmaza" denir. 6.Burnuna üç defa su çekmek. Buna "İstinşak" denir.
7.Ağıza ve buruna suyu iyice çekmek. Şöyleki: Abdest alan kimse oruçlu değilse suyu ağzında çalkalar ve suyu burnuna iyice çeker. Eğer oruçlu ise boğazına su kaçıp orucun bozulma ihtimaline binaen ağzına ve burnuna su alırken mübalağa etmez.
8.Abdestte sıraya riâyet etmek. Yani ayette bildirildiği gibi önce yüzü, sonra kolları yıkamak, sonra başı meshetmek ve sonra da ayakları yıkamak.
9.Kollarını ve ayaklarını yıkarken önce sağdan başlamak. Bu, yıkanması gereken çift organlar hakkındadır. Yüz, tek organ olduğu için bunda sağdan başlama sözkonusu değildir.
Ayaklara giyilen mestler meshedilirken sünnet olan, ikisini birden meshetmektir. Ancak ellerden birinin olmaması veya bir hastalık sebebiyle kullanılamayıp tek elle meshedilmesi halinde sağdan başlanır.
10.Yıkanan her organı üç kere yıkamak.
Bu yıkayışların birincisi farz. diğer ikisi sünnettir. Üç defadan fazla yıkamak sünnete aykırı ise de sahihtir. Ancak abdest alan kimse bir kararsızlık içinde olduğu takdirde kalben mutmain olabilmek için üç defadan fazla da yıkayabilir. Suyun az olması halinde de üçten az yıkayabilir.
Meshedilen organlar ise birden fazla meshedilmez. 11.Elleri ve ayakları yıkamaya parmak uçlarından başlamak.
12.Elleri ve ayakları yıkarken parmaklarını aralamak (hilallamak).
Ellerin parmaklarının aralanması, parmakları birbirine geçirmekle, ayak parmaklarının aralanması ise el parmaklarından birini ayak parmaklarının arasına sokmakla olur. Şöyle ki: Sol elin küçük parmağı ile sağ ayağın küçük parmağının arasından başlanıp sıra ile devam edilerek sol ayağın küçük parmağında bitirilmesi müstehaptır. Ayak parmaklarını akar suya sokmak aralamak yerine geçer.
13.Yüzü üç kere yıkadıktan sonra (sakallı olan kimsenin) sık olan sakallarını parmakları ile aşağıdan yukarıya doğru aralaması.
14.Başın tamamını meshetmek. Buna "kaplama mesih" denir.
Başın dörttebirini meshetmek farzdır, tamamını meshetmek ise sünnettir. Şöyle yapılır: Eller su ile ıslatılır. îki elini parmakları ile beraber başın ön tarafına koyar ve arkaya doğru sıvayarak götürür. Kaplama meshin başka şekilleri varsa da en kolay olanı budur.
15.Kulakları meshetmek.
Baş meshedildikten sonra ellerin yaşlığı devam ediyorsa yeni bir su almadan kulaklar meshedilir. Ancak eller yeniden ıslatıldıktan sonra kulakların meshedilmesi daha güzeldir.
Ellerde yaşlık kalmamış ise. sünnetin yerine getirilmesi, ellerin yeniden ıslatılmasına bağlıdır. Kulakların içi şehâdet parmakları ile dışı da baş parmaklar ile meshedilir.
16.Boynu meshetmek.
Baş ve kulaklar meshedildikten sonra elleri yeniden ıslatmaya gerek olmadan iki elin arkası ile boyun meshedilir. boğaz meshedilmez.
17.Abdest organlarını yıkarken iyice ovmak.
18.Abdest organlarını ara vermeden yıkamak. Buna "Vilâ" denir. Yani bir organı yıkadıktan sonra o kurumadan diğerlerini yıkamak.
Havanın kuru ve sıcak olması gibi sebeplerle yıkanan organın çabuk kuruması durumunda ise sünnet terkedilmiş olmaz.
Abdestin Adabı
Âdâb. edeb"in çoğuludur.
Buna "Müstehap" ve "Mendûb" da denir.
Mendup olan şeyi yapan sevap kazanır, yapmayan kınanmaz. Abdestin başlıca edepleri şunlardır:
1.Abdest suyunun, üzerine sıçramaması için yüksekçe bir yerde durmak. 2.Abdest alırken kıbleye karşı durmak.
3.Abdestte başkasından yardım istememek.
Ancak bir özrü sebebiyle başkasından yardım istemesi veya başkasının kendi arzusu ile abdest suyunu hazırlaması, getirmesi ve dökmesi edebe aykırı değildir.
4.Bir ihtiyaç olmadıkça konuşmamak. 5.Ağıza ve buruna suyu sağ el ile almak. 6.Sol el ile sümkürmek.
7.Özür sahipleri hariç, vakit girmeden önce abdest almak. (Özür sahibi olanlar ise vakit girdikten sonra abdest almak zorundadır.)
8.Kalb ile yapılan niyeti dil ile de söylemek.
9.Her organı yıkarken ve meshederken besmele çekmek.
10.Her organı yıkarken veya meshederken dua okumak. 11.Geniş olan yüzüğü hareket ettirmek.
12.Kulaklarını meshederken ellerinin küçük parmaklarını kulaklarının içine sokmak. 13.Ayaklarını sol eliyle yıkamak.
14.Abdestin sonunda kelime-i şehâdet getirmek. 15.Abdesten sonra (oruçlu değilse) artan sudan içmek. 16.Temiz bir yerde abdest almak.
17.Abdestten sonra "Kadr" sûresini okumak.
18.Abdestte kullanılan su damlalarından elbisesini korumak. 19.Suyu yüzüne çarpmamak.
20.Suyu ne israf etmek ne de çok kıt kullanmak. 21.Yüzü yıkamaya üst taraftan başlamak.
Abdestin Çeşitleri
Üç çeşit abdest vardır:
1.Farz Olan Abdest: Abdesti olmayan kimsenin: namaz kılmak, tilâvet secdesi yapmak ve Kur'an-ı Kerim'i tutmak için abdest alması farzdır.
2.Vacip Olan Abdest: Abdesti olmayan kimsenin Kâbeyi tavaf etmek için abdest alması vaciptir. 3.Mendup Olan Abdest: Daima abdestli bulunmak, her namaz vakti için abdest almak, abdestli
olarak uyumak, abdesti varken tekrar abdest almak menduptur.
Kur'an okumak, dinî kitapları tutmak, hadis okumak. Peygamberimizin kabrini ziyaret etmek. Arafat'ta vakfe. Safa ile Merve arasında sa'yetmek. ezan okumak, cenaze yıkamak için abdest almak mendup olduğu gibi bir hata yaptıktan, öfkelendikten, yalan söyledikten ve gıybet yaptıktan sonra da abdest almak menduptur.
Abdest Nasıl Alınır
Kollar dirseklerin yukarısına kadar sıvanır. Mümkünse yüksekçe bir yerde durulur ve kıbleye karşı dönülür.
"Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya" diye niyet edilir. "Eûzu billahi mine'ş-şeytani'r-racîm. Bismillâhi'r-Rahmani'r-Rahîm" diyerek eller bileklere kadar üç kere yıkanır. Eller yıkanırken parmak araları aralanır (hilâllanır). Yüzük varsa yerinden hareket ettirilerek altının yıkanması sağlanır.
Sonra sağ avuç ile ağzına üç kere su alınıp her defasında iyice çalkalanır. Sonra yine sağ avuca su alınarak buruna üç kere çekilir ve her defasında sol el ile sümkürülerek burun temizlenir.
Sonra alnın üst tarafından başlanarak yüzün her tarafı üç kere yıkanır. Sakal varsa parmaklar ile aralanır. Sakal seyrek ise suyun deriye ulaşması sağlanır.
Bundan sonra sağ kol üç defa dirseklerle beraber yıkanır. Sonra aynı şekilde sol kol da üç kere dirseklerle beraber yıkanır.
Bundan sonra eller ıslatılır, sağ elin içi ve parmaklar başın üzerine konularak meshedilir. Yani elin iç tarafı ile başın dörtte biri sığanır. Bununla farz yerine getirilmiş olur.
Sünnete uyarak başın tamamını meshetmek isteyen şöyle yapar: Islatılan iki
elini parmakları ile beraber başın ön tarafına koyup arkaya doğru sığayarak götürür. Böylece başın tamamı meshedilmiş olur.
Baş meshedildikten sonra sağ elin şehâdet parmağı ile sağ kulağın içi. başparmağı ile de kulağın dışı; sol elin şehâdet parmağı ile sol kulağın içi. başparmağı ile de kulağın dışı meshedilir.
Başını meshettikten sonra elinin ıslaklığı devam ediyorsa ellerini yeniden ıslatmaya gerek kalmadan onlarla kulaklarını meshedebilir. Ellerinde ıslaklık kalmamış ise, sünnetin yerine gelmesi için eller yeniden ıslatılır.
Sonra yeni bir suya ihtiyaç olmadan iki elin arkası ile boyun meshedilir.
Bundan sonra evvelâ sağ ayak. sonra sol ayak topuklarla beraber üçer defa yıkanır.
Ayakların yıkanmasına parmak uçlarından başlanır ve parmak araları iyice temizlenir. Parmak aralarının temizlenmesine sağ ayağın küçük parmağından başlanarak sol ayağın küçük parmağında bitirilir.
Sonra kıbleye karşı Kelime-i Şehâdet getirilir. Böylece abdest usûlüne göre alınmış olur.
Abdest alırken okunması mendup olan dualar vardır. Bunlar okunmadan da abdest tamamdır. Ancak bu duaları bilen kimsenin okuması güzeldir.
Abdest alınırken okunması mendup olan dualar şunlardır:
1.Abdeste başlarken '"Eûzu" ve "Besmele" den sonra şu dua okunur. Okunuşu: El-hamdü lillâhillezî cealel'mâe tahûren ve cealel'islâme nûrâ. Anlamı: "Suyu Temizleyici ve İslâmı nur kılan Allah'a hamdolsun"
2.Ağıza Su Alırken:
Okunuşu: Allâhümme'skınî min havzi nebiyyike ke'sen lâ ezmeu ba'dehu ebedâ.
Anlamı: "Allahım! Bana peygamberin havuzundan öyle bir kâse içir ki, ondan sonra bir daha susamayayım."
3.Buruna Su Alırken:
Okunuşu: Allâhümme lâ tahrimnî râyihate naîmike ve cennâtik.
Anlamı: "Allalımı.' Beni nimetlerinin ve cennetlerinin kokusundan malınım etme." 4.Yüzü Yıkarken:
Okunuşu. Allâhümme beyyid vechî binûrike yevme tebyeddu vucûhun ve tesveddu vucûh. Anlamı: "Allahım! Bazı yüzlerin beyazlanacağı bazı yüzlerin de kararacağı günde benim
yüzümü ak eyle."
5.Sağ Kolunu Yıkarken:
Okunuşu: Allâhümme a'tinî kitabî biyeminî ve hâsibnî hisâben yesîrâ. Anlamı: "Allahım! Bana kitabımı sağ tarafımdan ver ve hesabımı kolay laştır."
6.Sol Kolunu Yıkarken:
Okunuşu: Allâhümme lâ tü'ti kitabî bişimalî ve lâ min verâi zahrî ve lâ tuhasibnî hisaben şedîdâ. Anlamı: "Allahım! Bana kitabımı solumdan ve arka tarafımdan verme ve beni zor bir hesaba
çekme."
7.Başa Meshederken:
Okunuşu: Allâhümme ğaşşinî birahmetike ve enzil aleyye min berâkâtik. Anlamı: "Allahım! Beni rahmetinle ört ve üzerime bereketlerinden indir. "
8.Kulaklara Meshederken:
Okunuşu: Allâhümmec'alnî minellezîne yestemîûnel'kavle fe yettebiûne ahseneh. Anlamı: "Allahım! Beni, hak sözü işitip sözün en güzeline uyanlardan eyle."
9.Boynuna Meshederken:
Okunuşu: Allâhümme a'tık rekabeti minennâr.
Anlamı: "Allahım! Benim vücudumu cehennem ateşinden azâd eyle." 10.Ayakları Yıkarken:
Okunuşu: Allâhümme sebbit kademeyye alessirâti yevme tezillü fihilakdâm.
Anlamı: "Allahım! Ayakların kayacağı günde benim iki ayağımı sırat üzerinde sağlam tut."
Abdestin Mekruhları
Abdestin başlıca mekruhları şunlardır:
1.Suyu israf etmek. Yani suyu gereğinden fazla kullanmak ve bir organı üç defadan çok yıkamak.
Peygamberimiz Ashâb'dan Sa"d?ı abdest alırken gördü ve: -Bu israf nedir, ya Sa'd? dedi. Sad:
-Abdestte de israf olur mu? deyince. Peygamberimiz:
-Evet, bir akar suyun kenarında olsan bile israf olur, buyurdu. (İbn Mâce. Tahare. 48) 2.Suyu gayet az kullanmak. Suyu mesheder veya yağ sürer gibi az kullannmak veya üç kere
yıkanması gereken organı üç defadan az yıkamak. 3.Suyu yüzüne ve diğer organlarına hızlı çarpmak. 4.Bir ihtiyaç olmadıkça konuşmak.
5.İhtiyacı yokken abdestte başkasından yardım istemek.
Bir özürden dolayı yardım istemek mekruh olmadığı gibi bir başkasının kendi isteğiyle abdest suyunu hazırlaması ve suyu dökmesi mekruh olmaz.
6.Temiz olmayan yerde abdest almak.
Abdesti Bozan Şeyler
Abdestli olan kimsede aşağıdaki hallerden biri meydana gelirse abdesti bozulmuş olur: 1.Ön ve arkadan sidik ve pislik gelmesi ve arkadan yel çıkması.
2.Vücudun herhangi bir yerinden kan ve irin akması. (Şafîilere göre. ön ve arka hariç, vücudun herhangi bir yerinden akan kan ve irinden abdest bozulmaz.)
Kan, ister kendiliğinden ister sıkılarak çıksın abdesti bozar.
Ağızdan gelen kan tükrüğe eşit veya daha fazla ise abdesti bozar. Tükrükten az ise bozmaz. Bu,
tükrüğün renginden anlaşılır.
Yara ve çıbandan akan irin ve sarı su da abdesti bozar. Bir hastalıktan dolayı göz, kulak ve memelerden gelen akıntı da abdesti bozar.
3.Ağız dolusu kusmak.
Ağız dolusu su. yemek, safra ve kan pıhtısı kusmak abdesti bozduğu gibi aynı bulantı sebebiyle parça parça gelen kusuntunun toplamı ağız dolusu miktarı olursa yine abdesti bozar.
4.Yatarak, yaslanarak veya bir şeye dayanarak uyumak. Zira bu şekilde uyuyan kimseden ''yel" çıkabilir.
Bir şeye dayanarak uyumanın abdesti bozması için dayanılan şey alındığı takdirde uyuyanın düşmesi lâzımdır. Yaslanılan şeyin çekilmesi halinde uyuyan kimse düşmüyorsa böyle bir uyku abdesti bozmaz.
5.Bayılmak. 6.Delirmek, çıldırmak. 7.Sarhoş olmak.
8.Namazda gülmek. Cenaze namazı ile tilâvet secdesinde gülmekle abdest bozulmaz, sadece cenaze namazı ile tilâvet secdesi bozulmuş olur.
Yanındaki kimse işitecek derecede sesli gülerse hem abdesti hem de namazı bozulmuş olur. Kendi duyacağı kadar gülerse sadece namaz bozulur. Tebessüm etmek yani gülümsemek abdesti ve namazı bozmaz. Çocuğun namazda gülmesiyle sadece namazı bozulur, abdesti bozulmaz. Çünkü mükellef değildir.
9.Fahiş mübaşeret. Yani erkekle kadının arada bir şey olmadan tenasül organlarının birbirine dokunmasıdır. Bu durumda her hangi bir yaşlık meydana gelmese bile kadının da erkeğin de abdesti bozulmuş olur. Arada vücut sıcaklığının hissedilmesine mani olmayan ince bir şey bulunsa bile yine abdest bozulur.
Abdesti Bozmayan Şeyler
1.Ön ve arka hariç, vücudun herhangi bir yerinden çıkıp olduğu yerde kalan, etrafa yayılmayan kan.
2.Bir yaradan, kan akmaksızın et parçası düşmesi. 3.Yaradan, burun ve kulaktan kurt düşmesi. 4.Ağız dolusundan az kusmak.
5.Balgam tükürmek.
6.Pıhtı halinde kan parçası kusmak.
7.Kullanılan diş fırçasında, dişler arasına sokulan kürdanda veya ısırılan bir şeyde görülen fakat akmayan kan.
8.Bir hastalık sebebiyle olmayıp, ağlamak ve çok gülmekten dolayı akan göz yaşı. 9.Mayasıl yaşlığı ve parmak aralarındaki pişinti.
10.Dizüstü veya bağdaş kurarak oturup uyumak.
11.Namazda uyumak; Çünkü 10. ve 11. maddelerde açıklanan durumlarda abdesti bozacak bir halin meydana gelmeyeceği kabul edilir. Şayet bu durumlarda yellenmek gibi abdesti bozan bir hal meydana geldiği biliniyorsa abdest bozulmuş olur.
12. Kadına dokunmak Tenasül organından bir yaşlık gelirse abdest bozulur.(Şafiilere göre kadına dokunmakla abdest bozulur.)
13.Soğuk ve nezleden dolayı burundan gelen akıntı. 14.Namaz dışında gülmek.